Çoğu insan bana sen eskilerle kafayı yemişsin diyor. Hakikaten de dinlediğim şarkılar, hayat tarzım, giyinişim, hatta ideolojilerim bile eskiye dair. Güncel bir şeyi pek sevemiyorum. Hepsi de bir dönem popüler şeyler aslında. Misal en çok dinlediğim müzik Anadolu Rock' tur. Belki 70'lerde yaşasaydım bu ne canım tıngır tıngır Türk Sanat Müziği varken bu şey dinlenir mi diyebilirdim. Ya da ABD'de yaşasaydım metal müzik için bu ne böyle caz varken dinlenir mi diyebilirdim. Çok düşünüyorum gerçekten de. Eskiye tutkum tarihsel bir şey olabilir. O müzikler dinlenirken o eşyalar kullanılırken o insanlar neler yapıyordu acaba, ne düşünüyorlardı diye düşürüm hep.
Kız arkadaşım bana şaka yollu dedesin sen der sürekli ama giyinişimde 70'ler havasını kendisi de sever. Çoğu insan beni dönemin anarşist üniversite öğrencilerine benzetir. Kalın bıyıklar, uzun fauller, sağa taralı hafif uzun saç gibi şeyler öyle gösteriyor. Benim hiç hoşuma gitmiyor düşük bel kot, çok renkli tişörtler giyemiyorum. Hala dedeler gibi atlet giymeden duramıyorum çünkü rahat hissedemiyorum.
Gene müziğe geri dönersek örnek veriyorum Tülay Özer'in İkimiz Bir Fidanız şarkısı öyle güzel tınılar ki insanın kulağında söz ve müziği Hakkı Bulut'a ait bu şarkı. Tülay Özer adeta 1975 yılında seslendirirken uçarcasına plağa kaydetmiştir sesini. Şarkının başında alkış sesleri ardından gelen hafif ney sesi birden giren bağlama insanı mest eder. Zaten Tülay Özer'in gayet de tatlı yumuşak bir sesi vardır. Nakaratta da o yüksek sesiyle gücünü belli eder zaten. Zaten Zerrin Özer'in de ablasıdır kendisi onun sesini de anlatmaya gerek yok sanırım. Hakkı Bulut bu şarkıyı nasıl yazdığını anlatır. Henüz daha liseye giderken başlamış şarkıyı yazmaya ardından evlendikten sonra da hanımıyla Hatay'da gezerken iki fidan görmüş onun üzerine konuşurlarken ilham gelip bugünkü halini almış şarkı. Hangi birini anlatsam eski şarkıların bir çok hikayesi var.
Edip Akbayram'ın Aldırma Gönül şarkısı, Hababam Sınıfı Tatilde filminde kullanılmıştır. Okul davayı kaybetmiş boşaltılması lazımdır. Tüm sınıf okulun boşaltılmasını izlerken İnek Şaban “Çamlıca Lisesi tamam” der tam o sırada bu şarkı “aldırma gönül aldırma” demektedir. Sonra ki sahnede kendilerine okul kurmaya karar verirler sıralar koyulup çadırlar kurulurken Edip Baba “dertlerin çıkmışsa şaha bir sitem yolla Allah'a” demektedir. Bize dert gelirse çözüm gelir bir şekilde demektedir belki de. Yani şarkılar hikaye biriktirdikçe anlamlanıyor bende.
Barış Manço' nun Gülpembe şarkısında ki soloyu nasıl atlarım ya da Erkin Koray'ın Fesuphanallah da ki arabesk tınıları. Müzik benim için ruhuma hitap etmeli. Ondan bir şey öğrenmeliyim, düşünmeliyim hissetmeliyim.
Yanlış anlaşılmasın her şeyin eskisi güzeldi demiyorum kesinlikle. Basit “ah keşke doksanlarda yaşasaydık aman ne güzeldi o yıllar” demiyorum. Başka bir yazımda da belirtmiştim. Doksanlarda eğlenceli şarkılar rengarenk kıyafetler vardı ama batık bankalar altı ayda bir düşen hükümetler kaos hakimdi. Seksenlerde vatkalı kıyafetler uzun aslan baş saçlar abartılı makyajlar vardı ama Kenan Evren Darbesi'nin akisleri hala meclis kürsüsünde hissediliyordu. Yetmişlerde hoş türküler yeni yeni Anadolu Rock müziği revaçtaydı ama sol sağ adı altında milletin birbirini kırması vardı. Atmışlarda Süleyman Demirel'in Adnan Menderes'in asılmasından mütevellit milletten aldığı intikam hakimdi. Ellilerde yine Adnan Menderes'in küçük Amerika olacağız diye Amerika'ya bizi peşkeş çekmesi vardı. Kırklarda İkinci Dünya Savaşı kapımızdaydı. Derdim eski romantikliği değil yani.
Elime diyelim ki bir eski tedavülden para geçti. Ufak bir bozukluk diyelim. Bununla neler alındı belki diye düşünmeden duramam. Bir çocuğa harçlık olarak verildi belki. Çocuk onunla koşa koşa bakkala gitti ve gofret ve şeker aldı neşeyle. Ya da verilen parayı beğenmedi veren kişiye küfretti çocuk aklı. Bu fikirler aklımdan hızla geçer gider. O paraya hikaye yazarım zihnimde.
Yine de teknoloji o kadar güzel bir şey ki hayatımıza bambaşka rahatlıklar katıyor. Elbette bizi tembelleştiriyor da olabilir bunu bilemeyiz. Gelecek yıllarda başımıza neler gelecek zevkle izliyor olacağım. Neler artık “nostalji” olarak anılacak göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder