Bugün cumartesi
olduğundan ben de havam değişsin diye ablamla alışverişe gittim. Her erkeğin
başına geldiği oldu. Daha ikinci dakikada onun, o reyondan bu reyona koşmasına
dayanamadım kendimi dışarı attım bir sigara yaktım. Bir yandan da sağa sola
volta atıyordum. Sonra yaşlıca bir teyze geldi, merhaba oğlum deyip mağazanın önündeki
boş gördüğü sandalyeye oturdu. Teyze dertli görünüyordu kendi kendine konuşuyordu.
Belli ki dertleşmek istiyordu.
Baştaki verdiği
selama güvenerek yanına sokuldum sanki bana söylemiş üzerime alınmış gibi buyur
teyze dedim. Teyze hazırda bekliyormuş ki hemen dökülüverdi. Üst komşusu varmış
ve çocukları çok fazla gürültü yapıyormuş. “Migren hastasıyım evladım dayanamıyorum
artık çok büyük zulüm oluyor artık” dedi. Birden kendimi tanımadığım biri
hakkında dedikodu yaparken buldum. Anlattı, anlattı… Ben sadece haklısın, evet,
doğrudur diyordum. Sadece teyzenin içini boşaltmasını bekliyordum.
Sokakta yürürken
tanımadığım insanlarla konuşmayı çok severim. Yeni hikayeler, yeni hayatlar
duymak hoşuma gider. Üniversitede otostopla gezmemin bir sebebi de buydu,
sürücülerle muhabbet sohbet etmek… Herkes doğruyu söylemeyedebilir. Misal konuştuğum
kişi bir daha nereden göreceğim bunu diye hikaye de yazabilir. Ama bu da güzel
bir nüans zira yepyeni bir hikaye çıkıyor bu sefer. Yerinde ve tadında palavra dinleyiciyi
çok güzel sarabilir. Keyif verir yerinde olunca.
Erzurum’da Teyo
Pehlivan diye bir karakter vardır. Efsaneleşmiş biridir, büyük palavracıdır. Bir
gün Çin Seddi’nin inşaatında çalışmıştır, bir gün Hitler’in blitzkrieg’ine
katılmıştır. Bir dönem fıkraları canlandıran bir programda Teyo Pehlivan, tiyatrocu
Cumhur Saral tarafından hayat verilmiştir. Çoğu insan Teyo Pehlivan’ı bu
program sayesinde yaratıldığını zannetse de çok eski bir karakterdir kendisi. Gerçekten
de çok güzel hikayeleri vardır.
Bir gün yine
otostoptayım, böyle karaktere sahip bir tırcı abiye rastladım. Adamın palavra
sıktığına o kadar eminim ki. Ancak o kadar iyi konuşuyordu ki beni hipnoz etti
adam. Yol boyu muhabbet ede ede ikişer paket sigara yaktık. Hatta gideceğim
yerden vazgeçip adamın gideceği yere gittim. O kadar eğlendiğim başka yolculuk
pek hatırlamıyorum. Bir gün kocaman tırla 150 km hızla giderken radara
yakalanmış, bir gün sevkiyat amirini dövmüş, bir gün askerde komutana basmış
küfrü. Liste o kadar uzun ki hangi birini anlatayım.
Kimseyi yalana
teşvik etmiyorum elbette. Koca koca insanlar yalanın kötü bir şey olduğunu gayet
iyi bilir sonuçta. Bu dediklerim insanları eğlendirmek için yapılan palavralar.
Belki de palavralar, hayatın zor anlarına serpilmiş tuz biber gibidir. Sıkıcı
günlerimize renk katar, bizi bir süreliğine dertlerimizden uzaklaştırır. Çünkü
bazen bir teyzenin iç dökmesi, bazen de bir tırcının palavra dolu hikâyesi,
insana en gerçek şeyden daha çok iyi gelebilir.