Bazı anılar bazı insanlar unutulmaz. Hatta tekrar karşılaştığınız da o ilk gördüğünüz yaşlara dönersiniz. Mesela yıllar sonra misket görseniz belki heyecanlanırsınız çocukluk anılarınız gelir yer yer kazandığınız yer yer kaybettiğiniz anılar canlanır. Kimi şarkılar da öyledir kimi filmler de öyledir. Buna nostalji deniliyor tabi. Romantik yazılar eşliğinde ballandıra ballandıra şimdilerde anlatılır. Sosyal medya hesaplarında güzellemeler yapılır. “90'larda Çocuk Olmak” başlıklarıyla paylaşımlar yapılır o yıllar sanki masalmış gibi anlatılır. Ama ne hikmetse kimse o yılların kaosundan bahsetmez. Altı yedi ayda çöken hükümetler, en zirveye ulaşan terör, batan bankalar, memurlara ve işçilere verilmeyen ya da geç verilen maaşları kimse konuşmaz. Psikolojide buna geçmiş güzellemesi deniyor. Çok yaşlı insanlar genelde gençliklerini anlatırken hep güzel şeylerden bahseder çoğu kötü anılarını unutmuşturlar. Yani velhasıl-ı kelam romantik nostalji insana pek yararlı değildir bence.
Ben bu yazının başına otururken bunlardan bahsetmeyecektim bir kıyas yapacaktım ama konu buralara geldi. Benim yazma stilim aklıma geleni yazmak olduğu için böyle gelişiyor. Konuya şöyle devam edecektim. İki insan ve bana bıraktığı etkiler üzerine konuşacaktım.
Mahallemizde bir abimiz vardı. Tipik mahalle abisi kendisi. Ben çocukken kendisini o kadar çok sever ve sayardım ki. Benim bir erkek kardeşim yok ablam var. Onu abi yerine koymuştum. Mahallede oynarken yanına çağırdı ve bizimle beraber sanki yaşıtmışız gibi oyunlar oynardı. Sık sık sanki akranıma gidermişim gibi çat kapı evine gider sohbet ederdim. Beni de ciddiye alıp dinlerdi. Mahallemizde bilgisayar ilk o eve gelmişti, bende yetmişli yıllarda komşuya gidip televizyon izler gibi o abiye gidip bilgisayarda oyunlar oynardım. Sıcak, samimi, içten bir abiydi. Kendisini çok severdim ablamın arkadaşıydı. Mahallede herkes severdi. Yıllar boyu sürekli o abi hakkında sohbet ederdik. Bana o abinle telefonda konuştuk selamı var sana dediğinde çok mutlu olurdum. Ordan taşındık sonraları. Bazen düğün dernek sebebiyle yanyana geldiğimizde sanki o çocukluk yaşlarıma dönüyordum etrafında koşmak dans etmek içimden geliyordu. Yine çocukça sorular sormak geliyordu. Bana o kadar iyi geliyordu ki kendisi hala çok iyi anarım.
Bir diğer kişiden bahsetmek istiyorum kendisi yine benden yaşça büyük birini. Bana onu hatırlamak kasvetli hissettiriyor. Elim ayağım boşalıyor. İstemsiz hatalar yapıyorum. Bu karakter de çocukluğumun bir karakteri. Çocukken kendisi ile sohbetimiz pek olmasa da bana o gerginliği veriyordu. Yanında konuşmalarınıza oldukça dikkat etmeniz gerekiyordu. Kendisi sürekli tüm akrabalar tarafından “sarhoş pezevenk” olarak tanınan bir karakterdi. Çocukken kendisi ile karşılaştığımda ayağımda ki kot pantolonu zorla eve gönderip çıkkattırmış, saçlarımı yaz tatili sebebiyle bir heves uzattığım için oyunumu bölüp “abilik yaparak” kendisi bizzat benimle beraber gelip saçlarımı kesmem için cebinden para vermişti. Sürekli beylik lafları edip erkek adam dediğin karısına böyle davranmalı deyip karısını dövüp evine yollayan biriydi. Akran kuzenlerim tarafından pek saygı gösterilmezdi kendisine. Ama ben içten içe ona saygı duymam gerektiğini hissederdim. Ağzının içine bakar, “acaba bir şey emreder mi?” diye beklerdim. Beraber arabasına bindiğimizde eğer arabada yalnız isek sohbet asla kuramaz eğer kurmaya çalışırsam da saçmalardım. Bu bayram sebebiyle yine karşılaştık. Otuzumda iken yine o yaşlarıma döndüm. Araba ile bir yere bırakır mısın dediğinde “hemen abi” diyerek oturdum üç kere kaza tehlikesi atlattım. Şimdi fırçalayacak beni korkusu ile dakikalarım geçti. Arabadan indiğimde ter içinde kalmıştım.
Bu iki insan özelinde geçmişi yad etmek istedim. Bana etki eden beni şekillendiren bu iki insan beni bugünkü Emirhan olmamda bir kaç etkileri olmuştur elbette. Anne babam bu iki abiye de çok fazla hürmet gösterir çok severlerdi. Ama benim gözümde ikisi de bambaşka insanlardı. Belki ben abartıyorumdur ama bana katılan insan olacaktır elbette. Ama kimseye suç bulmamak gerekir. Dediğim gibi akranlarım vardı bu insanlara maruz olan insanlar vardı. Bugün bambaşka insanlar kendileri. Netice itibariyle iş yine insanın kendisinde bitiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder