Son bir haftadır
yeniden bir işe girdiğimden mütevellit yazı yazmıyorum. Sebebi de eve gelip
direkt yatağa geçip uyuyakalıyorum. Sonra uyanıp dişlerimi fırçalayıp duşa
girip yeniden uyuyorum. Bu kadar yorulacak ne yapıyorum? Aslında hiçbir şey, sadece o kadar süredir işsiz kalmanın getirdiği ataleti atıyorum üzerimden. Erken
kalktığım erken yattığım için şimdiye kadar ki uyku düzenimi değiştirmeye çalışıyorum.
Yeni işim daha
önce hiç yapmadığım bir iş. Ne çağrı merkezi ne mavi yaka bir iş. Yine bir gün
telefonum çaldı. Arayan uzun zamandır görüşemediğim bir dostumdu. “Birader
blogunun sıkı takipçisiyim, sana bir iş buldum seni şu çağrı merkezi döngüsünden
kurtaralım artık” dedi. Bu sefer diğerleri gibi benden haber bekle gibi
yaklaşmadı öğleden sonra falanca yere git dedi. Gittim konuştum iki saat içinde
işe kabul edildim. Mutluluktan havalara uçuyordum. Kendisine nasıl teşekkür edeceğimi
bilmiyorum.
Yaptığım iş tır
sevkiyatı ayrıca ofis işleri. Gelen malların diğer tıra doğru aktarılmasını
sağlıyorum. Bundan arta kalan zamanlarda da şirketin arabalarıyla ilgileniyorum.
Ayrıca bankaya notere kargoya gidiyorum. Yani joker eleman sayılırım. Kırk yıl
düşünsem ehliyetimin bir işe yarayacağını düşünmezdim. Kaldı ki çok iyi de
araba kullandığım söylenemez. Ablama ait olan emektar bir Megane kullanıyordum
ve sadece ona alışıktım. Geçenlerde bir komşumuz arabamı kullanır mısın falanca
yere gidilecek dediğinde arabayı kullanamamıştım. Yine öyle bir şey olacak
sandım ama çok şükür olmadı. Telaşımı bastırabiliyorum. Şimdiye kadar farklı iki
araba kullandım daha da kullanacağa benziyorum.
Her arabaya bindiğimde
başıma bir hal gelmesin diye dua ede ede sakin sakin kullanıyorum. Ah! Bir de
yol bilgim olsa mükemmel olacak. Her yere navigasyonla gitmek o kadar zulüm ki.
Telefonu koyacak yer bulmak da zor. Benim arabamda sorun yok da farklı arabalarda
zorlanıyorum.
Bana tahsis edilen
araba oldukça konforlu bir hafif ticari araç. O kadar keyifli ki kullanması dediğim
gibi şimdiye kadar kullandığım Megane garibim kaldı. Ama o araç ilk göz ağrım tabi,
onun yeri ayrı.
Müdürüm çok yardımcı
olmaya çalışan biri anlamadığım yığınla şeyi tekrar tekrar soruyorum. Hiç gocunmadan
cevap veriyor. Ancak maalesef birkaç hafta sonra gidiyor kendisi yeni bir
müdürümüz olacak. Pazartesi yeni müdürümüz gelecek, kendisini oldukça merak
ediyorum. Nasıl birisi ketum mu, neşeli mi, agresif mi, sakin mi, hiç
bilmiyoruz. Sadece rahat çalışacak biri olsa yeterli benim için.
İşi anlamaya
çalışıyorum hala belli nüansları anlamış değilim, müdürüm acele etme anlarsın
diyor. Anlamak zorundayım kendisi gittiğinde dımdızlak kalmamak için hızlıca
anlamam lazım. Hangi palet nereye, hangi liman, hangi konteyner yığınla bilgi
var. Ek olacak sürekli tırcı abilerle konuşuyorum. Burada otostop zamanları onlarla
yaptığım muhabbet oldukça işime yarıyor. Geldiklerinde bir sigara uzatıyorum “yolculuk
nasıldı abi sakin ol acele etme” deyip oturtuyorum. Böylelikle rahatça yükleme
boşaltma yapabiliyoruz.
Tabi depo
sorumlusu da oldukça yardım ediyor. Maalesef o da ay sonu işi bırakacak. Zaten benim
işime yarayacak herkes işi bırakıyor. Bir an önce işi kavramam lazım. Ama bu
sefer sakinim mutluyum işimi seviyorum. Kendimi geliştirmeye hevesliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder