Ne zamandır yazmıyorum
yaklaşık bir hafta oldu. Bloga yazı yazmak bir heves mi sürekli sorguluyorum
aslında ama yazmak gerçekten hoşuma gidiyor. Bu işsizlik sürecinde bana gayet
yardımcı oldu. Şu an bir işte çalışıyorum, acaba sadece işsizlikte oyalanmak
için mi işime yaradı onu düşünüyorum. Ama öyle değil gibi de geliyor.
Şu sıralar bir
hikaye üzerinde çalışıyorum ama aklıma pek bir şey de gelmiyor. Yarısında bile
değilim giriş paragrafını yazdım daha. Çok iyi gittiğini söyleyemem. Yazmak plan-program
işiymiş ama bunu öğrendim. Şimdiki gibi yaptığım aklına geleni yazmak hiçbir işe
yaramıyormuş. Yazarlık da ciddi bir iş. Asla küçümsemiyorum hoş yazar da denmez
ya bana. Alt tarafı kendime ait bir sayfam var ve çiziktiriyorum. Kim okuyor
onu da bilmiyorum. En azından depresyona girmiyorum, şimdilik mutluyum. Aylar önce
bir dostum sayesinde burayı açmıştım. Burayı okuyorsa teşekkür ederim ona.
O kadar çok yazdım
her şeyi ki kısa sürede artık yazacak şey de kalmadığını da düşünür oldum. Bir de
derli toplu yazı da yazabiliyor muyum onu da bilmiyorum. Bazen yazıp sildiğim
de oluyor bazen hiç silmeden sonuna kadar tek nefeste yazdığım da oluyor. Yazıp
silmek tabi ki normal insan beğenmediğini siler haliyle. Silmek beni biraz
demoralize ediyor. “o kadar beceriksizsin ki o pasaja doğru cümleyi bulamadın”
diyorum bazen.
Orta oyunun da ki
meddah gibi anlatabilsem keşke ya da bir aşığın sazını eline aldığında anlattığı
hikayeler gibi anlatabilsem diyorum. Misal vereyim burada Kiziroğlu Mustafa Bey
efsanesi vardır. Bilindiği gibi bir Köroğlu vardır yiğit biridir Bolu Beyi’ni
devirmiştir. Hasmı Kiziroğlu Mustafa Bey vardır. Mustafa Bey Kars’ın Kiziroğlu Köyü’nde
çiftliği vardır. Kizir bekçi demektir. Köroğlu yareni Ayvaz’ın sevgilisi ile
evlendirecektir ancak gelinin tacı yoktur. O dönemde taçlar da turna kanadından
yapılmaktadır.
Köroğlu öğrenir ki
turna kanadı Kiziroğlunda vardır. Hemen gider Kiziroğlu’nun çiftliğine. Daha henüz
görmemiştir Kiziroğlunu. Kiziroğlu Mustafa Bey de yiğit biridir. Mert bir
düşmandır. Köroğlu, Kiziroğlu’nun çiftliğinden turnaların kanatlarını yolar.
Kiziroğlu Mustafa Bey geldiğinde bakar ki turnalar ötmüyor. Hanımına sorar
hanımı da bir bey geldi göğsü kocaman boyu arşı ala ya uzanıyor. Kiziroğlu Mustafa
Bey bu olsa olsa Köroğludur der.
Yolda Köroğlu’nu
yakalar. Köroğlu, Mustafa Bey burada dövüşelim kim yenerse onun başını alsın der.
Yiğitçe dövüşürler, Kiziroğlu Mustafa Bey yener. Köroğlu “ben hiç uyumadım bir
saat uyumama müsaade et, turna kanatlarını almak için uyumadım düşman
karşısında uyunmaz ama sen mert bir düşmansın” der. Kiziroğlu Mustafa Bey affeder.
Köroğlu evine
giderken Kiziroğlu Mustafa Bey onu takip eder. Köroğlu evine girdiğinde üstü başı
çamur içindedir. Hanımı sorar ne oldu diye. Mustafa Bey, beni mi övecek kendini
mi övecek diye takip etmiştir. Köroğlu o meşhur türküyü söyler.
“Bir fendile geldi geçti, peh peh… Kiziroğlu Mustafa Bey hey hey…
Hışmı dağı deldi geçti… Ağam kim paşam kim Nigar kim Ayvaz kim…
Kiziroğlu Mustafa Bey bir beyin oğlu Zorbey’in oğlu…”
Türküyü Murat
Çobanoğlu’ndan dinlemenizi tavsiye ederim kendisi çok önemli bir şair ve
aşıktır. Kars, Ardahan, Iğdır kültürünü oldukça iyi anlatmaktadır. Devlet sanatçısı
olmuştur. Çokça plak ve kaseti vardır. En önemli türküsü ve tanınmasına sebep
olan yukarıda anlattığım Kiziroğlu destanıdır. Aşıklık geleneğine oldukça katkı
sağlamış birisidir. 2005 yılında vefat etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder